Büyüme rakamları önümüzdeki Eylül ayının başındaki günlerde açıklanacak Türkiye GSYH’sinin artışı, yani basit olarak “milli gelir artışı” denilir. İkinci çeyrekte “geçen yılın aynı dönemin kıyasen sanayi üretiminin %40, perakende satışların %28 artığını..
Büyüme rakamları önümüzdeki Eylül ayının başındaki günlerde açıklanacak
Türkiye GSYH’sinin artışı, yani basit olarak “milli gelir artışı” denilir. İkinci çeyrekte “geçen yılın aynı dönemin kıyasen sanayi üretiminin %40, perakende satışların %28 artığını TÜİK zaten ilan etti. Ayrıca ihracatın da ithalattan çok daha hızlı arttığını biliyoruz. Bu üç veri, 2021 yılının ikinci üç ayında “görülmemiş” bir büyüme hızı yakalandığını gösteriyor. Uzmanlara göre, büyüme oranı %20’den yüksek çıkabilir. Yılın tamamı için büyüme oranı ise tahminen %6.5 olacaktır. Bu oranlar ilan edilir edilmez, naralar atılmaya başlanacaktır. Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere, son aylarda cereyan eden talihsiz olaylar yüzünden canı çok sıkılan AKP sözcüleri, sonuçlarla övünüp olayı köpürtecektir. Sadece köpürtmekle kalmayıp, haberi balyoz yapıp muhalefetin kafasına kafasına vuracaktır.
Muhalefet, öncelikle bu ölçümlerin güvenilir olmadığını söyleyecektir. Baz etkisinden bahsedecektir, ki bu doğrudur. Büyümenin bu kadar yüksek çıkmasının sebebi, önceki yılın aynı döneminin küçük olmasıdır. Çünkü geçen sene bu dönemde hepimiz Kovid’den dolayı evdeydik ama bu dönem günde 10 bin adım atmaya gayret ediyorum . Şimdi bana da 0 aktviteden 10 bin adıma geldiğim için 10 bin misli aktviteye bakıp herhalde olimpiyat madalyası vermezler.
Tabi halkımız “Büyüme buysa, gelir nerede?” diye soracaktır. Ama neticede istatistiki bir veri olduğu için “ Hatice’ye değil neticeye bak “ denilerek tamamen yanlıştır da denilemeyecektir.
. Eleştiriler çoğunlukla “gelir dağılımı adaletsizliği” üzerinde yoğunlaşacağı için “Öyleyse işçi, memur ve emeklilere daha yüksek zam verilsin” diyecektir. Hükümet de finansal istikrarı bozmamak için bu öneriyi kabul etmeyeceğinden onu bu taraftan sıkıştıracaktır.
Büyüme ve göçmenler
Geçen yılki %1.9’luk büyüme başarısında da, bu yılın rekor büyümesinde de ülkemize dışarıdan gelen sığınmacıların , göçmenlerin ve bu kişilerin gerek gayrimenkul alımı gerekse de kurdukları şirketlerin, hatırı sayılır katkısı olduğu kanaatindeyim.
Yalova Ticaret Odası’ndan aldığım bilgiye göre YTSO ya kayıtlı ve Vergi Mükellefiyeti olan :
Menşei Irak olan 116, Suriye olan 83 , Suudi Arabistan olan 60, BAE olan 23, İranolan 15, Filistin olan 14,Ürdün olan 12 , Yemen olan 6 firma var, bunların haricinde de ismini buraya almadığım çeşitli ülkelere ait firmalar var. Bu aslında Yalova için ekonomik bir zenginlik ve çeşitlilik sayılabilir.
ABD, ekonomisinin dinamizmini, her yıl ülkeye kabul ettiği 1 milyondan fazla göçmene borçludur. 1960’tan sonra Almanya’nın hızlı gelişmesinde başta Türkler olmak üzere, bu ülkeye gelen diğer “misafir işçilerin” payı yadsınamaz. Aynı ilgileşim Fransa ve İngiltere için de geçerlidir. Bunlara kimse Almanya’ya külfet diye bakmamaktadır. Suriyeli, Iraklı veya Asyalı göçmenlerin çoğu da Türk ekonomisine yük olmaktan çıkmıştır. Bu insanlar üretiyor, tüketiyor ve ekonomik katkı sağlıyorlar.
Bütün bunları göz ardı ederek yapılan ” ayrılıkçı söylemler” , huzurumuzu bozmaktan ve iç barışımıza zarar vermekten başka hiçbir işe yaramaz.
Göçmen siyasetimizin bir hedefi, göçmenleri kısmen ülkelerine geri göndermek olsa bile bir diğer hedef de, bu kişileri ülkenin “kayıt içi” üretim sistemine entegre etmek olmalıdır.
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)