Köşe Yazıları

UMUDUMU YEŞERTEN ÜÇ PROFİL

Yalova’da iken etrafımda çok genç kuşak profil vardı.. Şimdi Antalya’da üniversite semti Kültür’de ikamet ediyorum. Akdeniz Üniversitesinin hemen arkasında .. Pek dışarıda vakit geçirmiyorum ama , poğaça almak için ,..

UMUDUMU YEŞERTEN ÜÇ PROFİL
Yalova’da iken etrafımda çok genç kuşak profil vardı..
Şimdi Antalya’da üniversite semti Kültür’de ikamet ediyorum.
Akdeniz Üniversitesinin hemen arkasında ..
Pek dışarıda vakit geçirmiyorum ama , poğaça almak için , gazete sigara almak için , günlük rutin 90 dakikalık yürüyüşlerim için netice itibariyle dışarıya çıkıyorum tabii ki. Münzevi bir yaşam tarzı için henüz genç olduğumu düşünüyorum haliyle.
Boydan boya uzanan KAFELER CADDESİNE çıktığımda etrafta o kadar genç var ki ; sanki üniversite kampüsünde yaşıyorum .
Beni yakından tanıyanlar iyi bilir. Çok iyi bir gözlemciyimdir . Bakarken bile gözümle fotoğraf çekerim sanki. Kare kare….
Haliyle turizmcilikten kalma bir vücut dilini anlama becerimde var.
İşte bu gözlemciliğimle , vücut dilinden anlama becerim birleşince , inanılmaz tesbitler yapıyorum kendimce.
İnsan tanımak açısından da faydalı oluyor.
Mevcut Z kuşağını incelediğimde tesbitlerim maalesef üzüntü verici.
Mesela çoğunluğu lay-lay-lom…Ne siyasetle ilgilenirler , ne aktüel gelişmelerle…
Varsa yoksa ellerinde telefonları , gelsin tik-tok’lar , gitsin tweeter’lar…
Bırakın hayatı tanımayı , kendini tanıyamayan tipler…
Çoğu baba parası ile idame ediyor.
Bir kısmı da saati 7 liraya part-time çalışıyor ve zamana ayak uydurmaya çabalıyor kendince.
Bir çoğu baba disiplinine gitmemek için kasten ders bırakıp yaz okuluna kalıyor..
Ama son üç aydır dikkatimi çeken ÜÇ GENÇ beni ziyadesiyle şaşırttı .
Önce inanamadım tabii ki..
Olmaz , olamaz deyip durdum içimden . Ama gördüklerim gerçekti.
Anlatayım :
Birinin adı EBRU imiş…
Evin karşı köşesinde bir kafe var . Elit bir kafe . Öyle apır-sapır tipler pek girmiyor.
Sabah fırından dönüyordum , kolumun altında gazetem elimde poğaçalarımla ..
Ana caddeden köşeyi dönerken bizim sokağa doğru , kenar masada servis elemanı bir üniversiteli kızımızla sohbet eden bir genç kız dikkatimi çekti.
Aman allahım…! Bu ne farklılık ?
Kendimi tutamadım , ona doğru yöneldim “ Sen ne kadar güzel , ne kadar sempatik , ne kadar dost bakışlısın kızım “dedim…
Bana doğru dönüp , şaşırmamış vaziyette , o tatlı gülümsemesine devam ederek “ Teşekkür ederim amca “ dedi. Gerçi AMCA demesine bozuldum , içimden yutkundum ama , elden ne gelir ki ? Hayat acımasız tabii ki….
Eve doğru yoluma devam ettim.
Sonra tesadüfen iki defa karşılaştık . Aynı sempati ile selam verdi bana .
Öğrendim tabii ki çok geçmeden.
Ankara’lı imiş. Akdeniz üniversitesi Siyaset Bilimleri okuyormuş.
Ve enteresandır ki boy-friend’i yokmuş.
Hatta arkadaş gurubundan biri teklif etmiş ama kabul bile etmemiş . Üstelik tavır da koymuş.
Üç-dört gündür yok ortalıkta . Öğrendim . Ailesini özlemiş bir boşluk bulup Ankara’ya evine gitmiş.
Millet eve gitmemek için çabalarken bu çocuk , bahane yaratıp evine gidiyor.
Yüz yüze gelin , içinizden kötü bir düşünce bile geçemeyecek kadar masum bakışlı..
Çağdaş….Modern….
Bizim genliğimizde yılbaşı kartları vardı . Onların üstünde , masum masalsı ifadeli genç kız çocuğu resimleri olurdu .
İşte o kartlar şimdi olsa , en çok onun resmi olanlar satılırdı yılbaşlarında kırtasiyecilerde….
İkincisinin adını bilmiyorum .
Benimle aynı katta oturuyor. Komşum . Akdeniz TIP son sınıf talebesi.
Esmer , kirli sakallı , gözlüklü yurdum insanı bir profil.
Tek yaşıyor .
Hayatı , okul-ev-dersane arasında geçen bir genç.
Dışarıda bir kafede oturup geyik yaparken görmedim. Kız arkadaşı yok sanırım. Çünkü evine gelip-giden yok .
Sadece üç arkadaşı var. Üçü de erkek. Üçü de TIP son sınıf öğrencisi.
Hiç sömestre bile kaybetmemiş.
Kıt-kanaat idare ediyor yaşamını . En büyük lüksü kiloluk kola !
“Olmadı doktor “diyorum elinde kola şişesini gördüğümde . Gülüyor !
Saygın, terbiyeli, naif bir genç çocuk…
Antalya’ya gelişini iyi anlamış. OKUMAK İÇİN !
Aferin komşuma ..
Sonuncusu da bir kız çocuğumuz . Türbanlı..Ama güler yüzlü , sempatik , medeni. Yani modern düşünceli . Ürkekliği hiç yok.
Gazete bayiimin yanında LOS ANGELES diye bir pastane açıldı . Orada çalışıyor .
Adı FATMA NUR !
İsminde ki NUR’u yüzüne yansıtmış ulu yaratan ..Pırıl pırıl, tertemiz bir genç çocuğumuz .
Hiç vakti yok daima çalışıyor. Yani hem görevini yapıyor , hem de kasanın arkasında sessizce dersini çalışıyor.
Konyalı imiş…Uzun boylu esmerce….
Son zamanlarda üretime de geçti.
Bana göre şuan Antalya şehrinde , ev işi en güzel kurabiyeleri , poğaçaları o yapıyor !
Dün bir muzlu rulo pasta yapmış.
Akşam üstü gömüldüm. Sabah kalktım , şeker ilaçlarımı alıp poğaça yerine bir dilim daha yedim. Olağanüstü.
Bugün öğrendim. Bayramda işler yoğun olur diye , ailesinin elini öpmek için iki günlüğüne yanlarına gitmiş. Mesuliyete bakın ! İşyerine saygıya bakın !
Sonuca geleyim.
Bu üç çocuğumuzun profilleri , bana ülkemin geleceği için umut verdi….
Üçü de Atatürk’ün çizdiği profile bire-bir uygun…
Biri minisi ile , şortu ile …..
Biri yurdum insanı haliyle….
Diğeri türbanı ile ,medeni yapısı ile ,yetişen genç kuşağımız içinde , benim nazarımda pırıl pırıl ışıldıyorlar….
Allah üçünün de yolunu açık etsin…
Üçünü de kötülerle karşılaştırmasın….
Yok…Yok…Eminim artık ! Gençliğimiz de benim gibi vaziyete direniyor artık ..
Allah üçünü de nazarlardan saklasın…
Saygılarımla

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

Sitemizde yapacağınız yorumlar kontrol edildikten sonra yayınlanacaktır.

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL