2007’DEN 2017’YE REFERANDUM VE YENİ SİSTEM

2007’DEN 2017’YE REFERANDUM VE YENİ SİSTEM 16 Nisan 2017 referandum sonucunda Türkiye’de cumhuriyetin ilanı ve darbelerden sonra en köklü kamu yönetimi reformunu yaşamıştır diyebiliriz. Fakat bu referandumun diğerlerinden farkı bir..

2007’DEN 2017’YE REFERANDUM VE YENİ SİSTEM

2007’DEN 2017’YE REFERANDUM VE YENİ SİSTEM

16 Nisan 2017 referandum sonucunda Türkiye’de cumhuriyetin ilanı ve darbelerden sonra en köklü kamu yönetimi reformunu yaşamıştır diyebiliriz. Fakat bu referandumun diğerlerinden farkı bir baskıyla savaş sebebiyle veya tamamen halk tercihiyle olmasıdır.

’2007 Sonrası Gelişim Süreci…’’

Bu referandum sonucu olarak ilan edilen ‘’1 Nolu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’’ değişen yeni sistemin yapı taşlarını anlatmaktadır. Bu kararname sonucu bu kararname ile yönetim değil hükümet sistemi değişmiştir. Türkiye Cumhuriyeti hala Cumhuriyet yönetim şeklinin esaslarına göre yönetilmektedir dersek yanlış olmaz. Ama yönetim olarak Parlamenter sistemden Başkanlık sistemine geçildi. Aslında başkanlık sistemine ilk yakın adım Türkiye’de 2007 de Cumhurbaşkanının seçim esasının değişmesiyle olmuş, meclis tarafından seçilen cumhurbaşkanı doğrudan halk tarafından seçilmesi için yeni esaslar konmuş ve yarı başkanlık sistemine geçiş yapılmıştır denilebilir. 2014 seçimlerinde ise ilk kez Cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçilmesi ile bu olay tescillenmiştir.

‘’ 2017 Referandumu ve 1 Nolu CBK…’’

Referandum ile beraber değişen ve daha sonrada geliştirilmesi arzulanan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi kapsamı 1 Nolu CBK ile anlatılmıştır. Yeni hükümet sisteminde yürütme ve yürütmeye bağlı kurum ve kuruluşları kapsayacak şekilde düzenlenmiştir.  . Bu kapsam en geniş anlamda Cumhurbaşkanının yürütme adına tek yetkili ve sorumlu olduğunu buna bağlı olarak diğer kurum ve kuruluşların Cumhurbaşkanlığına yardımcı nitelik taşıdığını söylemek mümkün. 1 nolu CBK yeni hükümet sistemi içindeki Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Özel Kalem Müdürü. kurum, kuruluş, bakanlıklar, başkanlıklar ve kurulların bunun yanı sıra genel müdürlüklerin çalışma esasları görev ve yetkileri, kadrolar ve bu kadroların atanma usulleri hakkında kapsayıcı bilgi vermektedir.

Bu kapsamda bakanlıklar yeniden düzenlenmiş bakanlıkların altında bulunan ve gölge bakan gibi çalışan ‘’Müsteşarlık’’ kaldırılmış bunun yerine ise doğrudan cumhurbaşkanı tarafından atanan bakan yardımcılığı makamı getirilmiştir. Kabinenin tek sorumlusunun Cumhurbaşkanı olması nedeniyle eski sistemde kullanılan ‘’başbakanlık’’ makamının yetkileri Cumhurbaşkanına geçmiş ve en üst düzey memurluk olan müsteşarlık yerine yeni sistemde en düzey memurluk ise ‘’Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanı’’ olarak değişti. Bu kararname ile statü değişikliğine uğramış olan ‘’Diyanet İşleri Bakanlığı’’ Cumhurbaşkanlığına bağlı bir ‘’ Diyanet İşleri Başkanlığı’’ statüsüne bürünmüştür.

Bakanlıklar 1 Nolu CBK ile üst yetkili memur statüsü kazanmış gibi bir görünüme bürünmüş eski ağırlıklarını kaybetmişlerdir diyebiliriz. Bakanların milletvekilliği statüsünden ayrılıp sadece atama ile gelip gitmesi bu bağlamda ortaya ‘’Atanmış’’ ve ‘’Seçilmiş’’ tartışmasına yol açtı denilebilir. Yine bu kararname ile statüsü değişen Cumhurbaşkanının yanında ailesinin de bir statü kazanması kapsam olarak eleştirilen diğer bir nokta denilebilir. Bakanlar kurulunun tasarrufunda olan ‘’tüzük’’ bu kararnamede yer almadığı ve artık bu yetkinin ‘’CBK’’ Yürütmenin tek sorumlusu Cumhurbaşkanlığına geçtiğini anlıyoruz. Fakat eski tüzükler hala kaldırılmadığı sürece yürürlükte kalmaya devam edecek diyebiliriz.

Eski sistemde olmayan ve yeni sisteme kazandırılmış Cumhurbaşkanlığı bünyesinde çalışan ‘’Yüksek İstişare Kurulu’’ prensip olarak bağlayıcı olmayan fakat yapı bakımından zaten Cumhurbaşkanlığına bağlı kadro niteliği olarak eskiden devlet içinde önemli görevlerde bulunmuş kişilerin yer alması denilmekte. Yani tamamen Cumhurbaşkanının tasarrufunda demek yanlış olmaz.

Yeni sistemde en dikkat çeken yapıların başında ‘’Politika Kurulları’’ gelmekte. Dokuz başlık altında toplanan bu kurulların önemli özelliği olarak devletin gidişatının yanında küresel eğilimlere göre politika oluşturup Cumhurbaşkanına sunmasıdır. Bunun yanında kabul görülen politikaları sadece uygulamakla değil bu politikalar için ar-ge çalışması yapmaya devam etmekte bu kurulların görevleri arasındadır. Doğru çalışmalarla ve alanında uzman kişilerle değerlendirme toplantısı yapmaya yetkili bu politika kurullarının kararlarının değerlendirme esaslı değil bağlayıcı nitelikte olmasında fayda olabilir.

Yine yeni sistemde 1 Nolu CBK da belki de en dikkat çeken bölümün son kısımda yer alan ‘’Cumhurbaşkanlığı Ofisleri’’  olması kesinlikle tesadüf değildir. Yapı olarak diğer kurum ve kuruluşlardan farklı çalışmakta diyebiliriz. ‘’Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin bu kısmında; verilen görevleri yerine getirmek üzere Cumhurbaşkanlığına bağlı, özel bütçeli, kamu tüzel kişiliğini haiz, idarî ve malî özerkliğe sahip’’ ifadesi ofislerin farklı bir statü kazanması demektir. , başkana hemen hemen en yakın çalışan kadro. Bu ofisler cumhurbaşkanı ile birebir çalışırken bürokrasiye takılmadan, cumhurbaşkanının öncelikleri doğrultusunda projeleri yönetecek ve çalışmalar gerçekleştirilecek.

Yeni sistemde bakanlık icraatlarının takibi de bu ofisler aracılığı ile yapılacak. Cumhurbaşkanı’nın isteyeceği her türlü bilgi, analiz ve raporlar da bu ofisler aracılığıyla hazırlanacak. Bu ofislerden çıkan kararlar ve yaklaşımlar, hükûmetin politikalarında da bizzat belirleyici rol oynayacak.

Yeni kararnameyle çıkan sekiz ‘’başkanlık’’tan ikisi yeni. Bütçeyi hazırlama yetkisinin Cumhurbaşkanı’na geçmesiyle birlikte yeni başkanlıklardan biri Strateji ve Bütçe Başkanlığı oldu. Eskiden Maliye Bakanlığı’na bağlı olan Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü, bu başkanlık bünyesinde görev yapacak.

İkincisi ise İletişim Başkanlığı. Önceki sistemde başbakan yardımcılarına bağlı olarak görev yapan TRT, Anadolu Ajansı ve Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü gibi kurumlar bu başkanlığa bağlı çalışacak.

1 Numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 37. maddesiyle ‘’Genelkurmay Başkanlığı’ ’doğrudan Cumhurbaşkanlığı’na, 336. maddesiyle de Kara, Deniz ve Hava Kuvvet Komutanlıkları ise Milli Savunma Bakanlığı’na bağlandı. 703 sayılı KHK ile kaldırılan ve Genelkurmay Başkanlığı’nın görev ve yetkilerini tanımlayan kanun, ilgili Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi yürürlüğe girinceye kadar uygulanmaya devam edilecek. Jandarma Genel Komutanlığı ile Sahil Güvenlik Komutanlığı ise daha önce olduğu gibi İçişleri Bakanlığı’na bağlı olarak faaliyetlerini sürdürülecek.

Daha öncesine kadar Kuvvet Komutanlıkları doğrudan Genelkurmay Başkanlığı’na bağlı iken, Genelkurmay Başkanı’nın Başbakana karşı sorumluluğu bulunuyordu. Ağustos 2016’daki Olağanüstü Hal (OHAL) sürecinde Genelkurmay Başkanlığı ve Kuvvet Komutanlıkları Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanmıştı. Bu şekilde 2007 yılında kamuoyunda geniş yankı bulan “Genelkurmay Başkanlığı kime bağlı” tartışmalarına da son nokta konulmuştu.

1 numaralı CBK ile yürütme erkinin birçok parçası konumlandırılışken sistemde kurum ve kuruluşların fazlaca cumhurbaşkanına bağlı şekilde ilerlemesi dikkat çekiyor. Aynı zamanda yeni sistemin doğurduğu 1 numaralı CBK da veya sonrasında Kaymakam ve Valilerin aynı statüde kalması sistemin devamlılığı açısından bir ikilik ve karmaşa yaratmaktadır.

Yüksek İstişare Kurulunun daha modernleşmesi ve liyakata bağlanması şart durumlardan biridir. Çünkü Partili Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi’nin bir parti tekelinde olması kadroların, özelliklede tam esassa dayanmayan kadroların liyakat seviyesini aşağıya çekecektir.

Genel bakış açısı olarak 1 nolu CBK yeni sistemin hiyerarşik yapısını tanımlamış eski sistemin birçok kurumunu mülga ederek yerine yerel ve küresel anlamda daha hızlı pozisyon alabilecek karar mekanizmalarını tek çatı altında toplayan bir örgüt yapısını anlatmaktadır. Tipik başkanlık modellerine nazaran yürütmenin başı çok daha aktif ve güçlü bir yerde konumlandırılmıştır.

Yeni sistemin getirisi olan katı kuvvetler ayrılığı ilkesi parlamenter sistemden farklı olarak bakanların sadece yürütmenin başı tarafından seçilmesine ve güven oylamasına tabi olmadığını anlıyoruz. Yani bakanlar parlamentodan seçilemez anlamına gelen bir atama usulü getirilmiştir.

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

Sitemizde yapacağınız yorumlar kontrol edildikten sonra yayınlanacaktır.

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL