Köşe Yazıları

 ÇATLAYIN PATLAYIN !

Kutuplaşmış bir toplumda yaşıyoruz. Demokrasiden, hukuktan, özgürlüklerden uzaklaştıkça, toplumsal kesimler de birbirinden uzaklaşıyor, güvensizlikler artıyor. Böyle bir ülkeden sevinçte-tasada bir örnek toplum performansı bekleyemezsiniz. Ama uzun süredir bu ülkede birilerinin..

 ÇATLAYIN PATLAYIN !

Kutuplaşmış bir toplumda yaşıyoruz.

Demokrasiden, hukuktan, özgürlüklerden uzaklaştıkça, toplumsal kesimler de birbirinden uzaklaşıyor, güvensizlikler artıyor.

Böyle bir ülkeden sevinçte-tasada bir örnek toplum performansı bekleyemezsiniz.

Ama uzun süredir bu ülkede birilerinin tasası diğerlerinin sevinci olmuş durumda.

Bu ruh halinden insanları gaz bulundu diye bir anda çıkaramazsınız.

Dün zillet ittifakı kurmakla, terör örgütleriyle, dış güçlerle işbirliği yapmakla suçlanan muhalefeti, bugün “şimdi birlik olma” ya çağıramazsınız.

Neredeyse iç düşmanlar gibi “onlar” diye bahsedilen insanları, canınız öyle çektiğinde “biz” olamadıkları için suçlayamazsınız.

 “Şiştiniz mi, patladınız mı, kudurdunuz mu, gazımız bir yerinize mi kaçtı!”

İktidar çoğu zaman propaganda araçlarını son derece ustaca kullanıyor, ancak zaman zaman işin ayarı böyle kaçıyor ve gereğinden fazla beklenti yaratılmış oluyor.

Elbette Karadeniz’de doğalgaz kuyusu bulunması olumlu bir gelişme. İktidar bulunan bu rezervi yeni bir başarı destanı yazmak, tabanını konsolide etmek; kendi tabanından olmayanlara da; “Şiştiniz mi, çatladınız mı patladınız mı” demek için kullanmak istiyor. Ancak ne var ki ortada şişecek-çatlayacak bir durum bulunmuyor. Hali hazırda iktidara yakın medya ajansları, bulunan gazdan kat be kat fazla ‘gaz videosunu’ sosyal medya ve televizyonlar aracılığıyla piyasaya vermiş bulunuyor.

 

Türkiye’de 18 yıllık bir iktidar var, bu iktidar giderek sertleşiyor, parti-devlet haline geliyor. Muhalifler artık iktidarın kendilerini duymadığını düşünüyor.

İktidarın ilk seçimde değişmesi her şeyin önüne geçiyor. Böyle bir demokraside, muhalifler iktidarın elini güçlendirecek, ömrünü uzatacak herhangi bir gelişmeden memnun olmazlar.

Ama  yine de bütün bunlara rağmen vatanseverlik duyguları baskın geldi ve üç tarafımız petrol, doğalgaz rezervleriyle çeviriliyken yıllarca bizde çıkmamasının yarattığı tarihsel milli yara depreşti.

Dolarla maaş  almayan ama dolarla birlikte doğalgaz faturalarının, elektrik faturalarının, benzin masraflarının yükseldiğinin farkında olan tecrübeli vatandaşlar, Muhalefet partilerinin liderleri, muhalefetin önde gelen figürleri, İstanbul ve Ankara’nın belediye başkanları, muhalif gazeteciler Türkiye’nin hepimize ait denizlerinde bulunmuş bu gaz için sevinçlerini bildirdi ve hükümeti tebrik ettiler.

Ama bu mutluluk ve sevinç yandaşlara ve kadrolu yorumculara yetmedi

Gazın bulunduğu açıklamasının hemen sonrasından itibaren muhaliflerin sevinmediği yazılmaya başlandı. Neredeyse bazıları kimin sevinip sevinmediği hafiyeliği yapmaktan kendi sevincini bile yaşayamadı.

Televizyondaki tartışmalarda usulünden bir kaç teknik konuşma ve uzman görüşünün ardından konu beşinci dakikada “birilerinin” sevinmediğine, kendi ülkesinin başarısından rahatsızlık duyanlara getirildi.

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik “Ülkemizin başarısıyla gururlanamayanlar ve milletimizin sevinciyle sevinemeyenler var. Onlara da ülkemizin başarısıyla gururlanma ve milletimizin sevinciyle sevinme duygusu “nasip” olmasını diliyoruz” dedi.

İktidara yakın gazeteler, “Muhalefette gaz sancısı”, “Sevinemediler”, “Hazımsızlar”, “Türkiye doğalgaz buldu, Biden’in dostları suspus oldu”,  “Karadeniz’de gemileri battı” başlıklarıyla çıktı.

Yatsıya kadar yanan mum

Peki neden bir ülkenin vatandaşları böyle bir haber karşısında yeterince sevinmez?

Bu sevince gölge düşüren pek çok etken vardı çünkü.

En başta “doğalgaz bulundu” hikayesi yalancı çoban hikayesine dönmüştü.

Son sekiz yılda her seçim öncesi Türkiye’nin farklı bölgelerinde bulunan doğal gaz ve petrol haberleri espri konusu olmuştu. Rakamlara bakılırsa Türkiye’nin dünyada Rusya, İran ve Katar’dan sonra dördüncü doğalgaz ülkesi olması gerekiyordu. İnsanlar doğal olarak habere kuşkuyla yaklaştılar.

Doğalgaz müjdesinin açıklandığı tören, ekonomideki gidişatla ilgili halka “siz dolarla mı maaş alıyorsunuz”, “milli ekonomiye geçtiğimiz için saldırı altındayız” dışında bir açıklama yapmamış Hazine Bakanı’nın eski Enerji Bakanı olarak PR faaliyetine döndü.

Bu kadarlık doğalgaz rezervinden nasıl olup da “Cari açığı gündemimizden çıkaracağız“   ve  “Doğu ve Batı ekseni değil Türkiye ekseni” ne varıldığı anlaşılamadı, ülkenin eksenini değiştirme merakı, ortada somut bir kazanım varken, afaki sloganlara devam edilmesi ağızlarda ekşi bir tat bıraktı.

Bunlardan biri yüzünden sevincine gölge düşenler “sevinemediler” diye sevinçle parmak gösterildiler.

Gazın çıkarma maliyetini sorgulayanlar, tek kuyunun yeterli olup olmadığını sorma cesaretini gösterenler ise doğrudan hazımsızlar listesine yazıldılar.

Kalite burada 

Çünkü artık iktidara yakın bazı kesimleri birlikte sevinmek değil, karşıt görüştekilerin kötülüğünü, hainliğini teşhir etmek heyecanlandırıyor.

İlk refleks kapsamak değil, dışlamak, çekmek değil itmek. Bunu ülkemiz için üzülerek, ah ederek değil, gizleyemedikleri büyük bir heyecanla yapıyorlar. Neredeyse bazı insanların sevinememelerine seviniyor gibiler.

Bu kalitedeki, isimlerinin yanında prof. ve kıdemli gazeteci, yorumcu,dekan,rektör,gn. Md. Ünvanlı   yandaş kadrolardan kamuoyunu ikna edecek yorumlarda bulunmalarını beklemek zaten iyimserlik olur. Bu paçoz sürüsü mü iktidarın oylarını arttıracak ?

Belki de insanların sevinememesinin sebebi de tam olarak budur.

 

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

Sitemizde yapacağınız yorumlar kontrol edildikten sonra yayınlanacaktır.

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL