Köşe Yazıları

CİMER, TİNER, BİMER: HEPSİ FOS!

CİMER, TİNER, BİMER: HEPSİ FOS! Geçmişte bimer safsatası varken vatandaş bir hızla saldırdı ‘karı kocayı, koca sevgilisini’ şikayet ediyor, ana, baba, bacı, dayı, kardeş, torun tombalak kimin karnı ağrıyorsa soluğu..

CİMER, TİNER, BİMER: HEPSİ FOS!

CİMER, TİNER, BİMER: HEPSİ FOS!

Geçmişte bimer safsatası varken vatandaş bir hızla saldırdı ‘karı kocayı, koca sevgilisini’ şikayet ediyor, ana, baba, bacı, dayı, kardeş, torun tombalak kimin karnı ağrıyorsa soluğu bimer’de alıyordu.

Şimdilerde ne değişti? Sadece ismi..

Yöntem aynı, taktik yine aynı. Yani siz sıradan vatandaş olarak başınıza gelen her türlü olayı, belayı, aşamadığınız her türlü olayı sıkılmadan oturup güzelce elektronik ortamda dilekçe yazıyorsunuz. Sonuca varacağınızı sandığınız ortamda bir bakıyorsunuz ya şikayet temenniniz ciddiye alınmıyor veya muhatap aldığınız kurum, şikayet ettiğiniz mercii varsa herhangi bir şey çarçabuk kapatılıyor. Örneğin tv ekranlarında izliyoruz ya kamu spotlarını, hükümetin tv kanallarına verdiği paraları film ve program aralarındaki ücretli reklam giydirmeleri tamamı yalan, göz boyayıcı, algı yaratıcı. Size basit örnek vereyim: mesela kötürüm yaşamını yatalak olarak geçiren ancak elleri iş gördüğü için yani yattığı yerden ekmeğini yiyen af edersiniz ‘taharetini alan’ kadın felçli olduğunu ispatlamak için sağlık raporu almaya giden bu kadına kurul ‘elin tutuyor, yemeğini yiyorsun, taharetini alıyorsun’ senin bakıma ihtiyacın yok kadının %95 olan engel raporunu %70lere kadar çekiyorlar. Bu da yetmediği gibi sıradan verilen raporla sadece sağlık ve ilaç gibi materyallerden yararlanması için kuruldan paketliyorlar. Diyelim ki hal böyleyken bakım ve bakıcı hizmetinden yararlanabilmek için sosyal hizmetlere müracaat ediyor. Durun! Bu iş o kadar kolay değil..

Sosyal hizmetler bu sefer muhatabına sizin raporunuzda ‘boş kutucuğa çentik atılmamış’ diyerek size kestirmeden kapının yolunu gösteriyorlar.

Bir başka örnek verecek olursak İzmit’teki önemli bir sanayi kuruluşundan emekli olan vatandaşın geçirdiği trafik kazasında sağ gözünü kaybettiğini yakın çevresi çok iyi biliyor. Şahıs bir müddet sonra olmayan gözüne görsel rahatsızlık vermemesi için takma göz yaptırıp bunu kullanmaya başlıyor. Ancak gelin görün bu şahısta raporu alabilmek için başvurduğu sağlık kuruluna göz muayenesine takılmadan ve ilgili şahsa ‘senin gözlerin cam gibi rapora gerek yok, yeterli not vermeyeceğim’ cevabını alırken doktora ‘evet doktor bey gözlerim harbiden cam gibi bak gözümün biri cam diyerek parmağını gözüne sokup yapma gözünü çıkarıp doktorun masasına koyuyor. Hal böyle olmasına rağmen hastasına şunu söylüyor: evet senin gözün yok ama ben beklediğin gibi yüksek puanla yeterlilik vermem. Çünkü verirsem rapor alıp sosyal hizmetlerden mutlaka yardım veya maaş alacaksın. Dolayısıyla sana yeşil kart yok. Para alabilmek için başka yılları dene.’ Diyerek hastaya kapıyı gösteriyor. Örneğin kamu spotlarında engelli bir vatandaşı tv ekranlarına çıkarıp benim oram ağırdı, buram ağırdı, şuradan takla attım, kötürüm oldum diyen programlanmış usta bir oyuncuya reklam yaptırıp ülkede sosyal devletin varlığının algısını yapıyorlar.

 Hepsi yalan ve hikaye..

Örneğin elinizde aslanlar gibi rapor olsa ve bunu cimer’e yazıp yardım isteseniz bile ilk başta hevesleniyorsunuz bana engelli arabası, koltuk değneği, baston verirler diye düşünüyorsanız hepsi rüzgar. Sizin dilekçeniz cimer tarafından ilgili il valiliğine, oradan ilgili kaymakamlığa, oradan ilgili ilçe belediyesine, yetmedi belde belediye başkanına veya mahalle muhtarına kadar gidiyor, hasta aranıyor geçmiş olsun temennisinde bulunuyor.

Sonra mı ne oluyor? Argo deyimiyle ‘tırışka’

Yani düşünsenize günde 10.000 kişinin cimer’e yazdığını. Bunun 9.998’inin masal 2’sinin gerçek olması yetkililer için önemli ve yararlı bir hizmet olarak algılanıyor. Tıpkı siyasi parti yöneticilerinin teşkilat mensuplarını iş, aş sahibi yaptıkları gibi..

Yani siz sanıyor musunuz vatandaş olarak A ve B partilerinin kapılarını çalıp iş bulmada yardımcı olmalarını. Yani karşılanacağını sanıyor musunuz? Geçin bunları bir kalemde.. Adamlar yatıp kalkıp halen açıkta bulunan Vefa Salman’a dua ediyorlar. ‘inşallah Salman eski görevine dönmez de biz de birkaç sene olsa da çalışır para kazanırız’ şeklinde düşünüyorlar. Çünkü çok şükür Ak Parti’de ve küçük ortağı bildik partide boşta kimse kalmadı. Herkes birliklere, çöplüklere, şirketlere, derneklere boşta gezen kim varsa çok şükür mevki makam sahibi oldu. Düne kadar afiş yapıştırıp broşür dağıtanlar şimdilerde müdür, amir şef olarak çalışıp kendilerince helalinden para kazanıyorlar. Siyasi parti yöneticilerinin derdi vatandaşın yanağını sıkmak, sırtını okşamak, dertlerini dinlemek değil. Onların tek derdi şu iktidarda kalıp ceplerini doldurmak, vatandaşa bu anlamda kendilerine sahip çıkmak. Bu anlattığım hadise ve örnekler bütün siyasi partilerde gelenektir. Bugün muhalefetteki partiler iktidar olursa bu tabloya birebir uymazlarsa ben de adam değilim. Onun için sık sık söylüyorum işiniz mi yok, parasız mı kaldınız gidin iktidar partilerine size iyi kötü iş bulur, bir yerlere sıkıştırırlar.

Kalın Sağlıcakla…

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

Sitemizde yapacağınız yorumlar kontrol edildikten sonra yayınlanacaktır.

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL