Gündem

ZIPLA, ZIPLA ÇEKİRGE

ZIPLA, ZIPLA ÇEKİRGE   Ekonomide işler iyi gitmiyor…….Niçin ?, Bakan’ın açıklamalarına göre iyimser tahminle 2023 yılında 2008 yılındaki rakamlarımızı ancak yakalayabileceğiz. 2013 yılında 961 milyar dolara ulaşan milli gelirimizin bu..

ZIPLA, ZIPLA ÇEKİRGE

ZIPLA, ZIPLA ÇEKİRGE

 

Ekonomide işler iyi gitmiyor…….Niçin ?,

Bakan’ın açıklamalarına göre iyimser tahminle 2023 yılında 2008 yılındaki rakamlarımızı ancak yakalayabileceğiz.

2013 yılında 961 milyar dolara ulaşan milli gelirimizin bu yıl 702 milyara gerileyeceği, aynı dönemde fert başına gelirimizin 12.594 dolardan 8.381 dolara düşeceği nasıl bir yoldayız anlayın..

Bunun biri, olağanüstü bir durumun varlığı diğeri de yapısal iki sebebi var.

Türk ekonomisinde işlerin iyi gitmemesinin olağanüstü sebebi, tüm dünya ekonomilerini derinden sarsan koronavirüsün sebep olduğu Covid-19 isimli salgın hastalıktır.

Salgın hayatın doğal akışını aksattı. Pek tabii, bu aksama, ekonomik faaliyeti de vurdu. Bu aksaklığa çare olsun diye, ucuz para ile tüketimi kamçıladık. Ama bir de baktık ki; daha çok aksıyoruz.

Para basıyorsun enflasyon hortluyor Vergi koysan, zaten tahsilat oranı düşmüş, normal vergileri almakta zorluk çekiyorsun.

Ne yapalım? İçeriden borçlanalım..

Peki faiz ne olacak?

Faize ödediğimiz rakamlar şöyle: Bütçeden Türkiye’nin ödediği faiz 2015 yılında 53 milyar liraydı…

2020 bütçesinde öngörülen faiz ödemesi 138 milyar lira!

Dolar kuru ve faiz oranlarının yükselmesi sebebiyle bu seneki faiz yükümüzün 138

milyar lirayı aşması bekleniyor.

Dışarıdan dövzle borçlanalım desen, döviz belamız 400 yıldır devam ediyor..Şimdi de bir baktık ki taze borç dövize en çok ihtiyacımız olan bir dönemde, döviz ihtiyacımız artmış.

Bunun sebebi konjönktür değil, ülke ekonomisinin “yapısal” bozukluğudur.

Osmanlı’dan beri……

Ülke ekonomimiz Osmanlı’dan beri “dış-borç-kolik”tir. Çünkü Osmanlı, devlet bütçesini, yönetimi altına aldığı ülkelerden tahsil ettiği “haraçlarla” ve yabancı tebalılara bahşettiği “serbest ticaret imtiyazı” (kapitülasyon) karşılığı aldığı bedellerle denkleştirmiştir.

Bu kapitülasyonlar, mimarı olan Kanuni Süleyman için “Muhteşem Yıllar” diye başlamış ama, sonunda koca bir imparatorluğu Galata Bankerlerine avuç açacak duruma düşürmüş.

Osmanlı, Viyana Surları dayanıklı çıkıp gitgide askeri üstünlüğü de sona erip, haraç alamaz hale gelince çareyi “dış borç” almakta bulmuştur.

Ve Viyana önlerinden Çatalca’ya çekiliş!

*”Osmanlı, 1854 yılından 1914 yılına kadar 359 milyon Osmanlı altın lirası borçlanmış fakat eline 222 milyon lira geçmiştir. Aradaki 137 milyon lira, faizdir; yani Avrupalı hisse senedi sahiplerine ödenen kupon faizleridir!”

*TBMM Lozan Görüşmeleri Zabıtları

Osmanlı bütün altı yüzyıl boyunca Orta Çağ metotlarıyla sürdürülen tarım ekonomisi düzeyindeydi. Bilim ve sanayi devrimlerini yapan Avrupa karşısında askeri mağlubiyetlere uğradığı gibi böylesine ağır faizlerle borçlanmak zorunda kalmıştı.

Kapitülasyonlar ise devlete gelir sağlama yerine, ülkenin sömürülmesine hizmet eder olmuş, “Batı borç vermez” korkusundan bir türlü ortadan kaldırılamamıştır.

İşte 100 yıllık Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, bugün çözemediği yapısal sorununun genetik sebebi budur.

 

Mercedes, Audi almak için borçlanıyoruz

Tasarruf noksanımız var deyip, yatırımları finanse etmek için dış borç alıyoruz. Alınan dış borçla tüketim malları ithal ediyoruz. Cari açığımız artıyor. Borç paralarla yaptığımız gösterişli ama ekonomik olmayan yatırımlar da işin cabası oluyor.

Eh halkımız da ithal otomobil kuyruğuna girmiş,ama ÖTV den şikayetçi , bu kadar vergi olur mu diye ağlaşıyor .Ama bu otomobilleri dolarla, euro ile satıyorlar. İhracat tıkanmış , turizm can çekişiyor bir de kredi değerlendirme kuruluşları da üst üste notumuzu düşürerek, dünyanın, parası döviz olan para babalarına “Sakın Türkiye’ye borç vermeyin, sonunda pişman olabilirsiniz” demişken otomobil alacak doları euroyu nereden bulacağız.

Bunlar bilinen gerçekler. Bir türlü işin içinden çıkamıyoruz.

 

Peki söyle bakalım Çekirge ne yapmak gerekir?

Ali Babacan ne güzel anlatıyor değil mi :

Hak, hukuk, piyasalara güven, biz gelince bunları sağlar kredi bulur ekonomiyi yoluna koyarız, üstelik dünyada para bolluğu var….

Çok güzel hareketler bunlar, ama sonunda iş gelip borca dayanıyor.

Viyana deyince aklıma geldi.Osmanlı Viyana Kuşatması başarısız olup geri çekilirken çuval çuval kahveyi geri götürmeden surların önünde bırakmış. Batının kahveyle tanışması böyle olmuş.

Eee Çekirge , elin oğlu kahvenin çeşit çeşit makinasını yapmış, Nescafe yapmış, Latte

yapmış, Starbucks yapmış sana da bir güzel içiriyor.

Sen Kurukahveci Mehmet Efendi’ de takılıp kalmışsın üstelik yaptığın kahve makinasında köpük bile olmuyor…

 

Ekonomi makine midir?

 

Biz Türk halkı, iktidarı ve muhalefetiyle birlikte ekonomiyi “tamircisi” olan bir makine sanıyoruz. Usta bir tamirci bulunsa ve ekonominin başına tam yetkiyle o getirilse, kimsenin burnu kanamadan ekonomi tıkır tıkır işler hale gelir diye düşünüyoruz..

Ekonomi tamirciye götürülüp onartılacak bir makine değildir. Ekonominin tıkır tıkır işler hale gelmesini bir kenara bırak, an be an ekranlardan dolar fiyatı izlemez hale getirsek yeter. Bunu da ancak bu ülkenin insanlarının dürüstlüğü ve fedakarlığı sağlar.

Biz hatayı herhalde liradan altı sıfır atmakla yaptık,liranın bir gecede dolar ve euro ile neredeyse başabaş olduğunu görünce zenginleştik zannettik.

Hiç olmazsa 1 000 0000 TL lik banknotları tedavülde tutmalıydık ki geçmiş hep hatırımızda kalsın..

Ne demiş Jorge Santayana usta..

“Geçmişini hatırlamayanlar onu tekrar yaşamaya mahkûmdur”

Türkiye borçla kalkınmaktan vazgeçmedikçe, kalkınmanın yolunun üretim ve ihracat olduğu gerçeğini inkar etmeye devam ettikçe, bu devran böyle sürer gider.

………İşte böyle çekirge bir sıçrarsın , iki sıçrarsın, bir gün gelir sıçramaktan yorulursun..

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

Sitemizde yapacağınız yorumlar kontrol edildikten sonra yayınlanacaktır.

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL