Köşe Yazıları

ÇOK SIFIRLI TÜRK LİRASI

ÇOK SIFIRLI TÜRK LİRASI Hazine ve Maliye Bakanı Dr. Berat Albayrak, kısa bir süre önce döviz kurları konusunda söylem değiştirdi. Yükselen döviz fiyatları nereye gidiyor diye kendisini sıkıştıran gazetecilere “Döviz..

ÇOK SIFIRLI TÜRK LİRASI

ÇOK SIFIRLI TÜRK LİRASI

Hazine ve Maliye Bakanı Dr. Berat Albayrak, kısa bir süre önce döviz kurları konusunda söylem değiştirdi. Yükselen döviz fiyatları nereye gidiyor diye kendisini sıkıştıran gazetecilere “Döviz kuru benim için hiç önemli değil” diye cevap verdi.

Bu sözler : yüzyıllardır ithalatı seven , bunun için de devamlı borçlanarak ekonomiyi döndürmeye çalışan Türk ekonomisi için inşallah bir paradigma değişikliğidir. Yoksa borçlanma kanalları açılıp da tekrar borçlanmaya devam edilecekse bu meydan okuyucu sözlerin bir anlamı kalmaz.

Maalesef Türk halkı döviz fiyatlarına karşı çok hassas, iktidarlar da bunu bildiklerinden döviz fiyatını baskılamak için elinden geleni yapıyor. Dün de böyleydi bugün de böyle.

Halbuki Türk Lirası’nın değerli tutulması için alınan kararların, ekonomik krizlere nasıl davetiye çıkardığını, sanayinin gelişmesine nasıl köstek olduğunu anlatmak bu kadar zor olmasa gerek.

Ama bu şekilde ”pahalı döviz” e bağlı bir ekonomik program emek ister zaman ister, buna da halk razı olmaz.

Değerli para lokumdan tatlıdır

Her ülkenin vatandaşı parasının değerli olmasını ister. Çünkü kazancı ulusal parayladır. Ulusal paranın karşılığı yabancı paralar karşısında yükseldikçe, vatandaşların (kendi gelirleri ulusal para cinsinden artmasa dahi) satın alma güçleri otomatikman artar.

Parası değerli ülkelerin vatandaşları daha çok dış seyahate çıkar. Lüks otellerde kalır. Lüks arabalar alır. Rahat para harcar, seyahatin tadını çıkarır. Ulusal para değerlendikçe, ithal malların yurt içi fiyatları düşer. Bu da enflasyonun denetim altında tutulmasını kolaylaştırır. İthalattan alınan vergiler Maliyenin hoşuna gider.

Merkez bankaları, “fiyat istikrarını korumada” zorlanmaz. Firmaların dış borçlarının ulusal para cinsinden karşılığı düşer. “Kur farkı kârları” doğar, kârdan pay alan müdürlerin primleri artar. Hisse senedi sahipleri hem temettü alır hem de hisselerinin fiyatı artar. Herkes mutludur.

Ama eğer ulusal paranın değeri “yüksek faiz” rüşvetiyle yurda davet edilen “sıcak döviz” sayesinde artıyorsa bu tablo sürdürülebilir değildir. Bu mutlu hayat şimdi yaşadığımız gibi devalüasyon kriziyle sona erer.

Değeri artan her para gerçekten değerli midir?

Bugün 1 Dolar nerdeyse 8 lira,

1 Dolar 105,40 Japon Yeni,

1 Dolar 6,75 Çin Yuanı ,

Şimdi ekonomileri döviz kuruna göre değerlendirirsek bizim ekonomimiz Japon ekonomisini geçmiş ve nerdeyse Çin ekonomisi ile başa baş diyebilir miyiz.

Türk Lirası, borç para girerken değerlendi. Acaba gerçekten değerli miydi?

Aynı süreçte dış borçlar şişiyordu. Bunu gören yabancılar ve yerli halk bunun böyle gitmeyeceğini anladı ve TL güvenilmez para oldu. Tabi bizde klasik bir iktisatçı grubu TL’nin değerlenmesi için “Faizler artmalı” dediler. Çünkü paraya güven gitmişti bir kere.

Halk, altın ve dolara yöneldi. TL aşırı değersizleşti. Eşyanın zoruyla bugünlerde cari açık kapandı ama güven geri gelmedi. TL hâlâ değer kaybediyor. Güvenin geri gelmesi için uzun süre cari açık vermemekten başka çare yok.

Hukuk , Dış ilişkiler bunlar ekonominin güven kazanması için önemli unsurlar ama Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın döviz kuru ile ilgili çok tepki çeken sözleri, eğer bir Yapısal Reform amacı ile söylenmiş ise, çok doğru sözlerdir.

İthalat ve ihracat arasındaki bu dengesizlik devamında işin sonu perişanlıktır.

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

Sitemizde yapacağınız yorumlar kontrol edildikten sonra yayınlanacaktır.

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL